Yusufeli’nin sarp coğrafyasında yaşayan üreticiler için zeytin hasadı oldukça meşakkatli bir süreç. Ağaçlara ve zeytinlere zarar vermemek adına teraslama yöntemiyle oluşturulan ve taş duvarlarla çevrilen tarlalar, ulaşımı zorlaştırıyor. Ancak bölgenin zorlu arazisine rağmen üreticiler, kökleri yüzyıllara dayanan zeytin ağaçlarını yaşatmaya ve verimli bir hasat dönemi geçirmeye kararlılar.
Dededen Kalma Miras
Köyün yerli çiftçilerinden Adem ve Türkan Uzun çifti, geçimlerini atalarından miras kalan bu ağaçlardan elde ettikleri zeytinleri üreterek sağlıyor. Uzun çifti, zeytin ağaçlarına zarar vermemek için bahçelerine raylı teleferik sistemi kurarak, topladıkları zeytinleri taşımada bu yöntemi kullanıyor. Yöntemin hem pratik hem de çevre dostu olduğunu belirten Türkan Uzun, “eşime hasatta yardım ediyorum. Ağaçlara zarar vermemek için raylı bir sistem tasarladık. Bu yöntem daha kullanışlı oldu,” dedi.
Adem Uzun ise bu zeytinliklerin kendisine dedesinden kaldığını belirterek, “Bu topraklar bize atadan miras. Burada yetişen zeytin, Türkiye’nin başka coğrafyalarında yetişmeyen özel bir lezzete sahip. Yağlık ve kahvaltılık olarak ayrı ayrı topluyoruz ve elimizden geldiğince bu değeri yaşatmaya çalışıyoruz. Umarım bizden sonra da bu miras devam eder,” ifadelerini kullandı.
Zeytin Bahçelerinde Zorlu Hasat
Bir başka üretici Bahattin Ulusoy, bölgenin zeytin üretimi için benzersiz bir coğrafya sunduğunu söyledi. Ulusoy, “Bu bölgede üç çeşit zeytin var. Arazimiz oldukça dik ve taş duvarlarla teraslar yaparak zeytinlikleri koruyoruz. Baharda bu duvarları onarıyoruz, yazın sulama sırasında yeniden yıkılsa da hiç sıkılmadan tekrar yapıyoruz,” dedi.
Artvin’in sarp ve zor doğasında emekle korunan ve işlenen asırlık zeytin ağaçları, yalnızca bir geçim kaynağı değil, aynı zamanda yerel halk için köklü bir mirasın ve kültürün yaşatılması anlamına geliyor.