CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Saraçhane’de; "Bundan sonra da bu gece, yarın ve devamında karşımızdaki polise kanun dışı emirler vermemesi noktasındaki duyarlılığımıza hassasiyet göstereceğini beklediğim İstanbul Valisi’ne sesleniyorum: Bu akşam burada, İstanbul’da bir tarih yazılacak, bunun karşısında durmayın, duramazsınız" dedi. Özel, provokasyonlara karşı "Lütfen barışçıl ve haklı pozisyonumuzu savunalım. Bu meydanın gücü haklılığında kardeşim, haklıyız biz" uyarısında bulundu.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasının dördüncü gününde belediye binasının bulunduğu Saraçhane'de on binlerce yurttaşa seslendi. Özel, şöyle konuştu:
"81 ilin, 973 ilçenin her birisinde bu hukuksuzluklara, bu haksızlıklara karşı omuz omuza, kol kola, yan yana engel tanımadan, hiçbir yasağa karşı sessiz kalmadan, korkmadan, yılmadan her şeyi göze alıp demokrasiye sandığa ve seçtiklerine, seçebilme hakkına sahip çıkan tüm yurttaşlarımızı yürekten selamlıyorum.
Özgür abi geldi, şimdi gaz kesilecek, Boğaziçi Üniversitesi’ndeki saldırıları da söyleyecek, İzmir’deki müdahaleyi de söyleyecek, dün nasıl konuştuysak, ne dediysek, nasıl sonuç aldıysak hep beraber bu gece fazlasını başaracağız, fazlasını. Değerli İstanbullular, siz bir şeyi geri aldınız. Siz evlerinizden çıkıp buraya gelmek istediğinizde dört gün önce Erdoğan’ın talimatı, Valilik kararıyla Emniyet üç kişinin bir araya gelip toplanmasını, gösteri yapmasını, miting yapmasını yarına kadar yasaklamıştı. O kararın ardından buraya gelen bütün yollar, Haliç’in üstündeki köprüleri kaldırdılar. Buraya gelen tüm viyadükler, tüm yollar kapatıldığı halde ilk gün 100-110 bin kişiyle, ikinci gece 210-220 bin kişiyle, dün akşam 220 bin dedik drone görüntülerini görünce neye uğradığımızı biz de şaşırdık, gözün gördüğü yerde 550 bin kişi vardı ve buralara yaklaşamıyorlardı. Göreceksiniz ki, bir uçtan Bozdoğan Kemeri’nin önünden ta gözün görebildiği yere kadar hep birlikteyiz, 550 bin kişiyle göz göze tarihi Yarımada’da bağlantı yollarıyla birlikte 1 milyon kişi gönül gönüleyiz.
"Sokakları geri kazandınız, meydanları kazandınız"
Siz neyi başardınız biliyor musunuz? Siz sokakları geri kazandınız, meydanları kazandınız. Tepki ve protesto hakkının yasaklanmayacağını kazandınız. Hepinizin önünde saygıyla eğiliyorum. Genciyle yaşlısıyla buradasınız. Kadınıyla erkeğiyle buradasınız. Tüm tercihlere saygılı, doğayı seven, insanı seven, hayvanı seven ve bunların ortak düşmanını bilen, ona karşı burada kol kola giren herkesi saygıyla selamlıyorum. Burada birbirinden güzel, birbirinden renkli, solun sağın her rengi var.
Burada dün akşam söyledim. Kanunsuz bir emir verdi Erdoğan. Ne yapsın Vali, ne yapsın Emniyet Müdürü. Bir tarafta emri veren, kanunsuz emri veren bir kişi, tek kişi, tek adam, karşısında ondan korkmayan milyonlar var. Kim durdurabilir sizi? Ancak dün akşam gaz atılırken bizim buradan seslenişimize yanıt veren, İl Başkanımın telefonlarıyla Bozdoğan Kemeri’ndeki gençlere yapılanlara karşı, orayı durdurup onları buraya çağırmamıza imkan tanıyan ve bundan sonra da bu gece, yarın ve devamında karşımızdaki polise kanun dışı emirler vermemesi noktasındaki duyarlılığımıza hassasiyet göstereceğini beklediğim İstanbul Valisi’ne sesleniyorum: Bu akşam, burada, İstanbul’da bir tarih yazılacak, bunun karşısında durmayın, duramazsınız.
"Barışçıl ve haklı pozisyonumuzu savunalım"
Bu gece ne yapacaksak hep beraber yapacağız. Gençler için, İstanbul için, Ekrem İmamoğlu için, gözaltına alınmış 393 arkadaşımız için hep birlikte olmalıyız. Ancak haklıyken, haksız çıkamayız. Karşınızdaki polise, oradaki grup için söylüyorum, havai fişek atarsanız ben bunu savunamam. O havai fişeğin nasıl bu tarafta fişek atıldığında evlatlarımız Gezi’de kör olduysa, bir babanın evladı ya da minicik bir çocuğun babası polis kör olursa, sakat kalırsa biz bunun hesabını o evlada, o babaya veremeyiz. Lütfen barışçıl ve haklı pozisyonumuzu savunalım. Bu meydanın gücü haklılığında kardeşim, haklıyız biz.
Bu gece sevgili Dilek İmamoğlu ile, sevgili oğlu Selim ile birlikte birazdan el ele, kol kola girip Ekrem Başkanın sorgulandığı, sorulan her soruya yargılayan cevaplarla haklılığını ortaya koyduğu, bir kumpası çökerttiği ve tertemiz, çalışkan ve cesur bir yönetici olarak görevini nasıl yaptığını tutanaklara, evraklara not çektiği bu akşam onun yanına gideceğiz. Bugün ondan size büyük bir selam getirdim, sizi İmamoğlu selamlıyor, Ekrem İmamoğlu.
Sayın Gökhan Günaydın’a Boğaziçi Üniversitesi’ne üç milletvekilimizi yönlendirmesini, Sayın Vali’ye Boğaziçi Üniversitesi’ndeki müdahalelerin derhal durdurulmasını ve Boğaziçi Üniversitesi’ndeki öğrenciler ne yapmak istiyorlarsa onun diplomasisini hızla gerçekleştirelim, oradaki saldırıyı hızla durduralım. Buradan Boğaziçi’ni selamlıyorum.
"Bugün bu meydan varsa İstanbul Üniversiteli gençlerin kararlılığı sayesinde var"
Erdoğan diyor ki, ‘Sokak çağrıları kabul edilemez. Türkiye sokakta kurulmuş bir ülke değildir’. Sayın Erdoğan, şunu bil, bu ülke, bu güzel şehir Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün buralara yabancı gemiler gelmesin diye, yabancı postal ayak basmasın diye Çanakkale’de ölümü göze aldı. Askerlerine savaşmayı değil, ölmeyi emretti. Bu meydandaki Türklerin, Kürtlerin, Lazların, Çerkezlerin bu meydandaki Alevinin, Sünni’nin, bu meydandaki Müslümanın, Hıristiyanın dedeleri orada kucak kucağa yatıyorlar. Ama sonra bir tek adam bir imzasıyla izin verdi ve İstanbul’a o donanmalar geldi, İstanbul işgal edildi. İstanbul işgaline ilk tepki İstanbul meydanlarında protesto mitingleri oldu. O mitingleri Darülfünun öğrencileri organize ediyorlardı. Bugünkü adının önünde saygıyla eğilirim ki, İstanbul Üniversitesi. Gazi, o mitinglerden aldığı güçle, o öğrencilerden aldığı güçle Anadolu’ya seslendi. ‘İşgal kabul edilemez’, ‘İşgale karşı örgütlenin, protestolar yapın, mitingler yapın’ ve bunun üzerine tüm mitingler Anadolu’nun dört bir tarafına yayıldı. Şimdi, bir tek adamın Gezimizi, Gezi’yi kriminalize eden, halen arkadaşlarımızı içeride tutan tek adamın yarattığı atmosfer adım adım bugünlere getirirken ülkeyi, yine bir bariyeri, bir engeli ilk aşan İstanbul Üniversitesi oldu. Bugün bu meydan varsa İstanbul Üniversiteli gençlerin kararlılığı sayesinde var. Bu meydanı provoke etmeyin. Bu emri veren amirine söylüyorum, İstanbul Emniyet Müdürü’ne söylüyorum."
“Değerli arkadaşlar dün buraya bütün muhalefet partileri eksiksiz koştular, geldiler gelemeyenler aradılar. Bugün yolda olanlar ilerleyen saatlerde buraya size gelip hitap edecek olanlar var. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak kendimizi bu meydanın bir sahibi olarak değil, ortaya konulan eylemi ev sahibinden öte en önemli bileşenlerinden bir tanesi olarak görüyoruz ve tüm partileri, oluşumları sesini duyurmak için bir araya gelmiş her birinizi ayrı ayrı selamlıyorum.
“Ekrem Başkan bir saat önce savcılık sorgusuna girdi”
Çağlayan'dan haber şu, Ekrem Başkan bir saat önce savcılık sorgusuna girdi. Geçtiğimiz günlerde iki ayrı sorgusu toplamda 6,5 saat sürmüştü. Bugün de en az beş saat o iki ayrı sorgunun savcılık ayağının olacağını, o aşamadan sonra bir mahkemeye sevk olmayacağını ümit ederiz ama mahkemeye sevk olursa neredeyse bir o kadar zamanında geçeceğini yani Çağlayan'daki sürecin sabahın ilk ışıklarına kadar devam edeceğini oradaki avukat arkadaşlarımız bize bildirdiler. Oradaki 30 ayrı savcı ifade alacak ama daha sonra ifadelerin birleştirilmesiyle birlikte hakimliğe sevkten önce birkaç saatlik bir ara olacak. Biz bu süreci en yakından takip edeceğiz. Size düzenli olarak bilgi vereceğiz.
İmamoğlu’ndan mesaj: “ İstanbul'un bize emaneti Saraçhane'dir, Saraçhane'yi size emanet ediyorum orada olun”
Biz Ekrem Başkan'la bugün görüştük. Ekrem Başkan, hep beraber Çağlayan'a gitmemizi arzu etti. Ekrem Başkan’a avukatlarını gönderdik, Ekrem Başkan’ın cevabı şu oldu, ‘O meydandaki 500 bin kişi, Türkiye'deki 10 milyonlar ilk günden beri bana sahip çıkıyorlar. İstanbul'un iradesine sahip çıkıyorlar, İstanbul'un bize emaneti Saraçhane'dir. Saraçhane'yi size emanet ediyorum orada olun' dedi. Dilek Hanım da buna 'Doğru olur Ekrem Bey böyle diyorsa' dedi. Ben de bu karara uydum, bu akşam Saraçhane’ye sahip çıkıyoruz. Ancak bundan sonra Ekrem Başkan’a yönelik sorgu ve devamında bir husumet mevcut, husumetin devamı, bir kötülük, bir kötü niyet ve mevcut kötülüklerin devamı ve bir tenezzül ve bugüne kadar edilen tenezzüllerin devamı olursa nereye gitmemiz gerekiyorsa akacağız, gideceğiz, orada olacağız. Bundan herkes emin olsun.
“Ekrem Başkan için yapılan ışıklı klibiniz 8,5 milyon kez izlenerek dünün dünyada en çok izlenen videosu oldu”
Dün akşam herhalde burada Ekrem Başkan da göz ucuyla görmüş olacak 'O nasıl bir sevgi o nasıl bir klip' dedi. Dün akşam burada Ekrem Başkan sorgudan yorgun düştüğünde ve hepimizin yerine Vatan'da yatarken biz oradan 'Yiğidim aslanım' diyerek bir selam yolladık. Sizin o ışıklı klibiniz 8,5 milyon kez izlenerek dünün dünyada en çok izlenen videosu olmuş. Şimdi dünkü videoyu görünce sevgili Zülfü Livaneli de dayanamamış koşmuş buraya gelmiş.”
Livaneli İmamoğlu için “Yiğidim aslanım” şarkısını söyledi
Özel, konuşmasına ara vererek sahneye sanatçı Zülfü Livaneli’yi çağırdı. Livaneli, alandaki on binlerce kişiye “Yiğidim aslanım” şarkısını seslendirdi. Şarkıya alandaki yurttaşlar da eşlik etti. Şarkının ardından söz alan Livaneli, “Ben bir görev yapmaya geldim hem size hem devrimimize hem İmamoğlu ailesine hem sevgili kardeşim Ekrem İmamoğlu'na Türk demokrasisine ve hukukuna karşı görevimi yapmaya geldim” dedi.
“En kısa zamanda hak, hukuk, adalet ve Ekrem Başkan burada size seslenecek”
Bütün devrimlerin gençlikten başladığını söyleyen Livaneli, şöyle konuştu:
“Sizi görünce ülkemin geleceği ne duyduğum umut, sevinç artıyor. İyi ki sizler varsınız. Bravo size. Önünüzde hiçbir güç duramaz sizin duramayacak. Biz demokrasi mücadelesindeyken 1970'lerde bizim 68 kuşağı diyorlardı. Hepimizi hapse koydular arkadaşlarımıza idam ettiler öldürdüler fakat ben 80 yaşıma geldim. Yine devam ediyorum yine devam ediyorum… Devrim ateşi sönmeyecek.”
Konuşmasının ardından “Özgürlük” şarkısını seslendiren Livaneli, “Ekrem İmamoğlu'nun ekmek kadar temiz, su gibi aydın Belediye Başkanımızın özgürlüğü için haykırdık. En kısa zamanda hak, hukuk, adalet ve Ekrem Başkan burada size seslenecek” diyerek sahneden ayrıldı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasının dördüncü gününde belediyenin merkezinin bulunduğu Saraçhane'deki ''Halk Buluşması'nda vatandaşlara hitap etti. Alandakilerden havai fişek atmamalarını isteyen Özel, şunları söyledi:
"O taraftan bir daha tek bir gaz istemiyoruz. En sert tepkiyi hep birlikte gösteririz. Bizi buna mecbur bırakmayın. Bir daha bizim kitleden kimse, gençlik kolları asla görmeyeceğim. Değerli arkadaşlar şimdi, bundan sonra Bozdoğan’ın oraya, o tarafa polise doğru da bir şey atılmayacak. Polis de bu tarafa gaz sıkmayacak. Bunun bir başka yolu yok. Bunu böyle sürdüreceğiz. Bu geceyi doğru yöneterek Ekrem Başkanımızı alarak, arkadaşlarımıza alarak, meydanı, sokağa geri alarak ancak buradan ayrılacağız. Bizim gücümüz cesaretimiz de haklılığımmız da, haklıyken haksız duruma düşmeyeceğiz. Ekrem Başkan’a bugün dün buradaki o dünyanın en çok izlenen klibini çektiğimiz, sizlere bir mesajını sorduğumuzda şunu söyledi. Saraçhane’ye sahip çıkın. Demokrasiye sahip çıkın. Bana sahip çıkmanın yolu sandığa sahip çıkmaktır. Sandığa sahip çıkmanın yolu 23 Mart Pazar günü demokrasi devrimine, önce 1 milyon 500 bin üyemiz de çıkıp şimdi 1 milyon 750 bin üyemizle yarın oy kullanacağımız sandıkların yanına son haftaki gelişmelerden sonra birer dayanışma sandığı da koyduk. Yarın Türkiye’nin dört bir yanında 81 ilinde, 973 ilçede tam tamına 5 bin 960 CHP sandığı, tam yanında 5 bin 960 dayanışma sandığı olacak. Üyelerimize gelin, seçin, tarihe geçin derken yine üyelerimize yarından itibaren...”
Alanda bir grubun havai fişek atılması üzerine uyarı yapan Özel, şöyle devam etti:
"1 Mayıs’ta bu kitleye Taksim’i isteyeceğiz"
“Buradan bir halk oylaması yapacağım. Meydanda 'Burayı terk edelim Bozdoğan Kemeri’ne gidelim çatışalım' diyenler el kaldırsın. Bunu yapmayalım, mücadeleyi haklı zeminde koruyalım diyenler. Al sana meydan, alsana sağduyu. İşte haklılığın gücü. Oraya gidip devletin polisine kanunsuz emir verilmiş, buradan ileri gitmesin demiş, o polisin oraya gidip de arkadaşlarınızı da yaralatmayın, haklıyken haksız da çıkmayın. Meydanın yüzde 99’u mücadele burada diyor. İşte biz bu yüzden kazanacağız. Ant olsun ki bu meydanın bu birlikteliği, bu inancı ve bu sağ duyusu hep birlikte Taksim'i alacağız. Söz veriyorum. Bu büyük yasağa rağmen milyon olup buraya gelenlere söylüyorum önce Taksim’i isteyeceğiz. Ne zaman? Nisanda. 1 Mayıs’ta bu kitleye Taksim’i isteyeceğiz. Açacaklarsa açacaklar, açmazlarsa biz açacağız orayı. Bu Saraçhane’ye, Çağlayan’a sahip çıkmaya ve 1 Mayıs’ta Taksim’i almaya var mıyız? İşte bu güç kazanır. Yasakları aldığınız tayyip Bey’in elinden. İstediği kadar uzatsın. Son sözü bu ülkede artık ben bilirim, ben değil siz biliyorsunuz, siz söylüyorsunuz.
"Tayyip Bey’in iktidarında karnını doyuran var mı?"
Yarın 1 milyon 750 bin 000 üyemizle gelin seçin, tarihe geçin demiştik. Şimdi tüm üyelerime sesleniyorum. Eşini, dostunu, komşunu oy kullanmaya teşvik et. Yarın 23 Mart Türkiye baharına, demokrasi devrimine katılmaya, bundan sonraki sandıklar gitmesin diye yarın sandığa koşmaya var mısınız? Türkiye’nin dört bir yanında hiç bulamayan il başkanlıklarında, ilçe başkanlıklarında CHP’nin sitesinden baktığınızda hemen hemen mahallede sandık var yerini CHP üyeleri biliyor. Yarın biz kimin gideceğini biliyoruz. Onu gönderecek ismi belirlemek için sandıkları koşuyoruz.
Gerçekten bir aralar Tayyip Bey, '15 bin dolar oldu milli gelirimiz, artık çok iyi bir noktaya geldik, dünyada 67'inci sıraya tırmandık' dedi. Ekonomistler buna isyan etti ve şunu açıkladılar: 1997 yılında 60’ıncıydı, 1998’de 59’uncuydu. 20 yıl önce bin 800 dolarlık milli geliri ile yine 61'inci sıradaydı. 30 yıl önce 61'inci sıradaydı bugün Tayyip Bey ilk geldiğinde yani 2003’te 67'nci sıradaydı bugün yine 67. sırada. Ondan önce adım adım zenginleşen büyüyen Türkiye şimdi yerinde sayarken Tayyip Erdoğan yarattığı yoksulluğu, doları baskılayarak, yalandan milli gelir artışı yaparak hepimizi yutturmaya çalışıyor. Ama ben buraya Saraçhane’ye soruyorum. Tayyip Bey’in iktidarında karnını doyuran var mı? Zenginlik var mı? Demokrasi var mı? Gençlerin umudu var mı? Gençlerin gelecekten tek bir umudu var o da Tayyip Erdoğan’ın gitmesidir. Yarın Tayyip Bey’in yerine kimin geleceğini karar vermeye var mıyız? İlk kez tüm halka açık olarak resmi kayıtlı üyeler resmen diğerleri dayanışma oylarıyla yarın milyonlar kendisini saydıracak, iradesini ortaya koyacak. Yarın hep birlikte tek adamın karşısına bir yiğidi koyacağız. On milyonlar duracak, hadi dokunsunlar bakalım.
"FETÖ’cüler firarda ama maalesef fikirleri ve marifetlere sarayda"
FETÖ’cüler firarda ama maalesef fikirleri ve marifetlere sarayda ve sarayın aparatlarında. Şu kadar ki kişinin evine baskın yapıyorlar, bir şey yok. Şirketine gidiyorlar, kasasını açtırıyorlar, iki deste parayı yayıyorlar evde bulunan paralar diye servis ediyorlar. 12 yıl önce devlet bankasının genel müdürünün evinde ayakkabı kutularında paralar çıkınca önce, 'Faiz haram, parayı evde tutabilir' dediler. Bakan evlatlarının evlerinde koli koli paralar çıkınca kumpas kuruldu, FETÖ’cüler koydular dediler. Günü gelip de işin üstünden bir yıl geçince yazı isteyip el konulan paraları faiziyle geri istediler. Ama yarından itibaren bir kırılma yaşanacak. Yarından itibaren bir kırılma yaşanacak. Yarından itibaren bakan evlatlarının devri bitecek, vatan evlatlarının devri başlayacak.
"Bugün Ekrem Başkan’a sorulan sorulara ki haddini aştıklarında isyan ettiği, ayağa kalktı, 'kendinize gelin' dedi"
Şunu hatırlayın. Bugün Ekrem Başkan’a sorulan sorulara ki haddini aştıklarında isyan ettiği, ayağa kalktı, ‘kendinize gelin’ dedi. Geri, geri adım attılar. Şunu bilin ki Ekrem Başkan’dan bir hırsız, bir yolsuz, bir terörist çıkarmaya çalışan FETÖ aklı devrededir. Ekrem Başkan’dan hırsız da terörist de çıkmaz ama bunu Recep Tayyip Erdoğan, bundan yıllar önce ülkenin 26. Genelkurmay Başkanı’na İlker Başbuğ’a ‘terör örgütü lideri’ diyen bir FETÖ iddianamesine inanıp, Genelkurmay Başkanı’nı tutuklatıp, Silivri Cezaevi’ne koyan, iki kere ağırlaştırılmış müebbet veren yani imkan olsa, idam ettirecek olan Erdoğan, 15 Temmuz gecesi, elini FETÖ sabunu ile yıkadı, temizlendi, aramıza karıştı. Şimdi o Erdoğan, o gün Zekeriya Öz’e yaptırdığını bugün bir başkasına yaptırarak, ülkenin genelkurmay başkanına değil, kendi rakibine, kendisini bir kez Beylikdüzü’nde, üç kez İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde yenmiş olan Ekrem İmamoğlu’na elindeki kiri bulaştırıp, rüşvet, hırsızlık lekesi sürmeye çalıştı ama bugün sabah ortaya çıkardığımız belgelerle gizli tanığın verdiği ifadelerin en önemli kısmı, ‘İBB’den ihale alanlar, şirketler, naylon fatura kesiyor. Yapılmamış işin parasını alıyorlar. Bir kısmını İmamoğlu örgütüne aktarıyorlar’ diye bir yalancı tanık. Ne kanıt, ne dekont var, ne hesap hareketi var. Peki ne çıktı? Bu sabah 11’de ilan ettim.
"Peki bu kişi şubeye giderken, evden alınırken ilk telefonu kime açmış? Ali Erdoğan'a"
Bu sanıklardan, bu suçlananlardan bir tanesi 2015 ile 2021 yılları arasında altı yıl İBB’ye fatura kesmiş. Bir ihale almış 2015 yılında iki yıl, iki yıl uzatmışlar. 2019 yılında buraya Ekrem evladınız, kardeşiniz gelmeden önce iki yıl daha uzatmışlar. İki yıl reklam şirketi buranın işlerini yapmış sözleşmeye göre parasını almış. Sonra bir daha ihaleye bile girmemiş. Nereye gitmiş? İletişim Başkanlığı’na gitmiş. Onu hangi kampa vermişler? En son Türkiye Yüzyılı kampanyasını vermişler. 18 bakanlıktan iş vermişler. 1 trilyon 7 milyar TL para ödemişler. Şimdi dönemin Zekeriya Öz’ünün kumpas aklı İBB’den iş alan şirketleri alıp da yalancı tanıkla, naylon fatura derken o şirketlerden biri de 2019-2021 yılları arası Ekrem Başkan döneminde göründü diye aynı iftirayı oraya da yazmışlar. Adam sabah altıda kapıya polis dayanmış. 105 kişiden 99’u bulunmuş karşısına polis yazmış ‘elde’ yani gözaltında. Son 5’i kalmış bulunamamış, firarda arada bir kişi var. Bu kişinin karşısına ne yazıyor, 'şubeden serbest'. Nezarethaneye konmadan şubeden serbest. Peki bu kişi şubeye giderken, evden alınırken ilk telefonu kime açmış? Ali Erdoğan’a yani Sayın Erdoğan’ın koruma müdürüne. Peki bu şirketin ortağı kimmiş? Ali Bey’in kardeşi Ömer Erdoğan. Bu kardeşiniz bu bilgiyi çıkarıp kamuoyuyla paylaşınca bir anda paniğe kapıldılar. Sonra açıklama yaptılar. 'Bıraktığımız doğru değil, nezarethanede' dediler.
Oysa bu kardenişiniz, Gezi’de gözaltına alınan hemen herkese, her öğrenciye, her eylemciyi, İstanbul’un nezarethanelerinde ziyaret etmiş bu kardeşiniz. 267 hapishaneye 380 ziyaret yapmış bu kardeşiniz. Yer miyim? Dedim ki, şirketine gitmiş biz açıklayınca korkuyla oradan aldınız. Getirip nezarethaneye koyamadınız çünkü ben nezarethanedeki herkese partinin avukatlarını yollayarak birinci soruyu sorarım. ‘İyi misin, senin iyiliğini kime bildirelim?’ Eşini, annesini, babasını, çocuğunu ararız iyi deriz. Biz nezarethanedeki 98 kişiyi bulduk, bunu dört gün aradık bulamadık. Sonra burada dediler, sorduk doktor muayenehanesine gidiyor bunlar her gün, ‘3 günlük doktor muayenehanesini göster’ yok. Ama o binada, amirin odasında. Nereden biliyoruz? Telefonu elinde. Whatsapp’tan görüşmesi elimde. Şimdi bir gizli tanığın herkese attığı bu yalan buraya atılınca adam Ali Erdoğan üzerinden kurtarınca duvara vurdu. Şimdi bu gizli tanığın diğer ifadeleri ile işlem yapacaklar öyle mi? Ekrem Başkan’a hırsız yaftası vuracaklar öyle mi?
Ekrem Başkan iki ailenin çocuğu. Birisi onu yetiştirmiş, büyütmüş, haramdan uzak tutmuş İmamoğlu ailesidir, diğeri bu ülkeyi en zor gününde kurtaran Cumhuriyet’i kuran ve bugünleri getiren Cumhuriyet Halk Partisi ailesidir. İki ailenin de evladı Ekrem İmamoğlu’yla, eşi Dilek İmamoğlu kadar gurur duyuyoruz, oğlu Selim İmamoğlu kadar gurur duyuyoruz.
Ve biz bugün, şimdi Dilek Hanım’la birlikte, Selim’le birlikte sizden selam için -geri geleceğim- Çağlayan’a gitmeme, ona evladını götürmeme, ona Dilek Hanım’ı götürmeme, sizin selamlarınızı götürmeme müsaade var mı? Buradan Ekrem Başkan’a selam var mı, dayanışma var mı?”